26 Ay, aliskanliklara veda

Kucuk kizimiz iki yasina gireli iki ay 10 gun oldu; yeni yildan bu yana, bu kisa sure icinde “2 yasina geldi artik yavas yavas hallederiz” diye dusundugum her seyi su anda halletmis vaziyetteyiz.  Biraz fazla mi aceleye getirdik diye dusunuyorum bazen ama cogunlukla sorunsuz, yumusak gecisler oldu.  2 yasina girdiginden beri once gunduzleri bezi birakti, sonra memeyi birakti, sonra da emzigi birakti.  Su anda son iki disi (alttaki ikinci azilar) cikislarini tamamliyorlar (patlamislardi, 3 haftadir dis etini yara yara yukari cikiyorlar yani).  Butun bunlarla kuzumun bebeklikten cocukluga gecisi tamamlanmis olacak.

Bezi birakmak, memeyi birakmak ve emzik birakmak icin ayri ayri uc yazi yazmayi planliyorum, uzuuun bir yazi icinde harcanmasinlar diye.  Cunku ben bu surecte baskalarinin deneyimlerini okuyarak kendimce faydali taktikler ogrendim, ben de yasadiklarimizi ayri ayri yazarak arayanlarin aradiklarina kolay elden ulasmasini saglamaya calisayim diyorum.  Her cocuk farkli tabii, hem karakter, hem ebeveyinlerle iliskiler acisindan ve daha pek cok acidan da.  Bezi ve memeyi birakmasi cocugumu taniyan beni bile sasirtacak kadar kolay oldu.  Emzik konusunda bir iki hata yaptigimizi dusunuyorum ama goreceli olarak kolay halloldu o da.  Bu sureclerimizi paylasarak diger cocuklarin da kolay bez/meme/emzik birakmalarina onayak olabiliriz belki.

Bu uc gelisme disinda bu son ayimiz cok siradan gecti.  Devamli kar yagiyordu, artik kardan da soguktan da gina gelmisti.  Gecen persembe buyuk bir kar firtinasi oldu, oyle ki kresi ogleden sonra kapatacaklardi (biz de hic goturmedik, kar tatili yaptik). Cuma gunu yollar feci haldeydi, araba yan sokaktaydi bakmadik bile; baksak karlar altinda goremeyecektik herhalde zaten.  Babasi otobusle goturdu, aksam ben de otobusle gittim beraber alip yemege gittik.  Bu degisiklik cok hosuna gitti, cok seviyor otobuse binsin, taksiye binsin.  (Noel zamani bize gelen arkadaslarimiza iade-i ziyaret icin Boston’a gitmeye niyetliyiz, o yolculugu da trenle yapmak istiyoruz.  Trene binince kendinden gecer herhalde zilli.) Haftasonu hava birden costu, bahar gibiydi, 7-10 derece sicaklik, inanilmazdi.  Yerlerde hala erimemis kar ama hava dondurucu degil, garip bilesim.  Kendimizi parklara disarilara attik, icimiz acildi.  Hatta pazartesi babasi ve Derya kuzusu bisiklet sezonunu actilar, krese bisikletle gidip gelmeye basladilar! Soylememe gerek yok herhalde, bisikleti de cok seviyor.  Daha kar mar yagmasin, havalar 0in altina dusmesin, bahar gelsin, canima yetti bu kis!

Bizim kiz tam bir uzay delisi oldu.  Bizim bir yerel kutuphanemiz var, havalar kotu olali haftasonlari oraya daha sik gider olduk.  Alt katta cocuk alani var; cocuk kitaplari, oyunlar, boya kalemleri ve saire.  Her gidisimizde birkac kitap aliyoruz kuzu icin.  Bir keresinde tesadufen elime “Eight Days Gone” diye bir kitap gecti (Amazon linki).  Kitap cok basit, Apollo 11 gorevini, insanin aya ayak basisini anlatiyor.  Orada bir gosterdim kuzuya, okuduk, cok sevdi.  Alip eve getirdik, evde oldugu sure boyunca defalarca okuduk.  Tam olarak anliyor mu bilmiyorum, uzay, ay, yercekimsiz ortam vs. kavrayabilme kapasitesi var mi emin degilim.  Ama hikayeyi seviyor, astronot, mekik, “lunar lander” gibi kelimeleri ogrendi.  Ona youtube’dan Apollo 11/aya inis videosu izlettim (ama malesef kayitlar cok feci, siyah beyaz olmanin otesinde kalite kotu).  Ona da bayildi.

Mekik, roket diye deliriyordu, devamli mekik resmi cizmemi istiyordu tahtasina.  Ben de gittim amazon’dan 3 astronot bir mekik iceren bir oyuncak aldim.  Deli oldu, ilk gece mekikle yatti.  Hala astronot, mekik oynuyor.  Bir de “Roaring rockets” ve “Amazing Airplanes” kitaplari geldi amcadan (Amazon linki 1, Amazon linki 2), onlari da elinden birakmaz oldu.  Bir yandan da Wall-e hastaligi basladi, henuz filmini izlememis oldugu halde.  Halasinin kendisine aldigi bir animasyon kitabindan “robot robot” ogrendi, ben de robot wall-e’nin hikayesini anlattim.  Tantruma girdigi zaman “gel sana wall-e ile eve’yi anlatayim” dedigimde sususveriyordu. Sonra tirnak keserken animasyonlu sarki videosu izletmek yerine 5 dakikalik wall-e klibi izlettim, iyice hastasi oldu.  3 tane basit wall-e kitabi aldim.  Simdi ucaklar, roketler ve wall-e kitaplarini okuyup duruyoruz.  Skippito’yu artik yakinen taniyoruz ailecek!

Haaaa, tabii bir de Skippyjon Jones var.  Sureyyalarda takilirken bu ismi duydugumu hatirliyorum “Skippyjon Jones” kafamin dibinde bir yerde yer etmis ama ne oldugu hakkinda hicbir fikrim yoktu.  Kutuphanede gorunce “Aaa!” dedim, aldim bir ikisini.  Kitaplarin arkasinda cd’si de vardi, yazar oykuyu okuyor.  Bizimki cok sevdi bu yaramaz siyam kedisi oglan yavrusunu, hem bize okutuyor hem de cd’den dinliyor.  Kutuphaneden serinin cogu kitabini aldik, okuduk, hala okuyoruz.  “Martian who?” “Martian into your closet and get us some frijoles dude!!” Haha.

Konu degistirmek gibi olmasin, Sureyya demisken aklima su geldi: Gecen gun icine kitap koydugumuz plastik kutulardan birini one cekti kuzu.  Kutular yan yana oldugu icin yan taraflari gozukmuyordu, ortaya cikti.  Aaa, kutunun yanina 3 tane roket resmi yapistirilmismis meger.  Kiz da zaten su siralar roket diye deliriyor, hemen soktu o cikartmalari yerinden baska yerlere yapistirdi, inceledi, oynadi.  O roket cikartmalariyla cosmusken ben neredeyse aglayacaktim.  Bu cikartmalarin nereden geldigini dun gibi hatirliyordum cunku: Emre’nin 2013 dogumgununde verilen “goody bag”in icinde sallayinca isiklari yanan topla beraber bu roket cikartmalari da vardi!

2013 Mayis ayi, kuzum daha 5. ayinin icindeydi.  Yeni yeni hareketleniyordu, o tarafa bu tarafa donuyordu.  Merakli bakislari, herkese gulumsemesi o zaman da vardi ama baska da bir esprisi yoktu dogrusu.  Bu cikartmalari evde bu plastik kutunun uzerine yapistirmistim oylesine.  Kutuyu o zaman bizim zilli’nin kirlenen ust-basini doldurmak icin camasir sepeti olarak kullaniyorduk.  Devamli kusuyordu o zamanlar, ya da bir kaka patlatiyordu tasiyordu falan.  Gunde yuz kez kiyafet degistiriyorduk, kiyafet degilse de onluk.  O zamanlar onlukten hic kurtulamayacagiz gibi geliyordu.  Hakikaten o aylardaki butun fotograflari onluklu, 1-2 saatligine disari cikarken yanimizda en az 5-6 onluk tasiyorduk.  Kaliforniya’dan Dogu Yakasina tasindik, bu sehirde ev edindik evimize tasindik; bu kutular oradan oraya dolastilar.  Bu eve tasindigimizdan beri kitap kutusu gorevi goruyorlar ama ben o cikartmalari hic farketmemistim.  Kuzu buldu.

Kuzu simdi o 4 aylik bebisten cooook farkli.  Merakli bakislari ve gulec yuzu degismedi ama o anca etrafinda donen yumrucuk simdi tam bir pire, bir dakika yerinde durmuyor.  Onluklere coktaaan veda ettik, kusmuk derdimiz coktaaaan bitti (iki hafta once bir gece nedense kustu iki kere.  O kusmali donemden beri ilk defa kustu yavrum, biz de sasirdik.  Kusmuk ne unutmusuz!!)  Sabahin besinde kaka patlatip uykudan eden boklu kizim artik don giyiyor, cisini kakasini tuvalete yapiyor.  Roket nedir biliyor, roket cikartmasi ile oynuyor, bidir bidir anlatiyor bir de.  Sadece 2 sene kadar bir sure gecti ama 2 senede neleeer neler degisiyor.  Emre’nin roket cikartmalari gercekten de Deryos’a nasipmis, 2 sene gecikmeli de olsa oynadi!

En son yazdigimda biciri 2 yas kontrolu icin doktora goturmustuk, doktoru “Bir disci gorsun” deyince devamli oteleyip durdugumuz isi elimize aldik.  Kuzu icin bir randevu aldik ve ilk dis randevusuna gitti.  Babasi goturmustu, pek hosuna gitmis.  Boya kitapcigi, boyalar, plastik ordekler, cikartmalar vermisler.  Bir de isigi tutarken gozu rahatsiz olmasin diye plastik bir gunes gozlugu.  Doktor teyze verdi deyip deyip takiyor gozlugu.  Sadece bakmislar, bir sey yokmus oyle viz viz oyma, igne, dolgu falan olmayinca disci ziyareti de eglenceli olmus anlasilan!!

Bu gecen 30-40 gunde daha neler oldu diye dusunuyorum.  Bir yandan “daha ne olsun?” diyorum (Meme ve emzik birakti ayol, boru mu?), diger yandan da gunlerin rutinligi, kisin sikiciligi canimi sikiyor.  Neyse, havalar isinmaya, gunlerin uzamasi hissedilmeye baslandi.  Dussun cemreler, gelsin bahar, canlanalim azicik.

Gecenlerde babamin olumunun 1 senesi doldu.  Gecen sene bu zamanlari cok hatirlamak istemiyorum, sadece mekani cennet olsun deyip bitirecegim.

4 thoughts on “26 Ay, aliskanliklara veda

  1. bidir bidir konusma fikrine bittim. hersey bitti de robotlari, astronotlari mi ogrenmeye basladi? 🙂 bana cok uzak geliyor bu fikir.

    • Valla blogda anlattigim gibi tesadufen elimize gecmis bir kitapla girdik uzay isine. Simdi devamli bir astronot, lunar lander muhabbeti icindeyiz. Prenses manyagi olmasindansa uzay robot manyagi olmasini tercih ediyorum dogrusu! Cok uzak gelmesin, seninki de baslayacak yakinda artik dinozorlar mi olur, buldozerler mi olur, kopekler mi olur, takar bir seye ondan bahseder surekli.

    • Valla bizim onluk maceramiz katilara gecmeyle son buldu denebilir. Bizim sorun kusmaydi, salya degil. Disler biraz salya yapiyor ama onluk gerektirecek kadar degil. Kuzey de bu sene icinde kurtulur herhalde onlukten.

bosphorus için bir cevap yazın Cevabı iptal et